ARABULUCULUK ANLAŞMA BELGESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Av. Zahide GÖKŞENLİ
Arabuluculuk; 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” şeklinde tanımlanmıştır. Arabulucular; Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişilerdir. Arabuluculuk sürecini; arabulucu, taraflar ve/veya taraf vekilleri birlikte yürütürler.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi düzenlenir. Anlaşma belgesini taraflar ve arabulucu imzalar. Taraflar bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu md. 38’de ilam niteliğindeki belgeler belirtilmiştir. Ancak kanun metni yalnız başına ele alındığında ilâm niteliğinde belgelerin tahdidi olduğu yanılgısına düşülebilir. İİK dışında özel kanunlarda da ilâm niteliğinde belgeler belirtilmiştir.
Özel kanunlarda sayılan ilâm niteliğinde belgelerden bazıları şunlardır:
- 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/A Maddesi Uyarınca Düzenlenen Uzlaştırma Tutanakları
- 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. Maddesi Uyarınca Düzenlenen Anlaşma Belgesi
- 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 70. Maddesi Uyarınca Verilen Tüketici Hakem Heyeti Kararları
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. Maddesi Uyarınca Düzenlenen Uzlaşma Raporu veya Belgesi
- 1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun 12. Maddesi Uyarınca Düzenlenen Alacak Senedi ve Belgeleri
- 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1284. Maddesi Uyarınca Verilen Dispeç Raporunun Onaylanması Kararı
- 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 61. Maddesi Uyarınca Verilen Yıllık Aidat ve Katılma Paylarına İlişkin Kararlar
- 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 64, 86 ve 162. Maddesi Uyarınca Avukatlar Hakkında Verilen Para Cezası ve Baro Giderlerine İlişkin Kararlar
- 3091 Sayılı Taşınmaz Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun 17. Maddesi Uyarınca Verilen Masrafların Tecavüzde Bulunandan veya Müdahale Edenden Alınması Kararları vs.
Yukarıda belirtilen bazı ilam niteliğindeki belgeler dikkate alındığında 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca düzenlenen Anlaşma Belgesi’nin de ilam niteliğindeki belgelerden olduğu anlaşılacaktır.
İlam niteliğindeki belge ile ilam arasındaki fark ise;
- İlamlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil ederken ilam niteliğindeki belgeler maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemektedir.
- İlam niteliğinde belgelerin de menfi tespit davasının konusunu oluşturması mümkündür. Davanın kabulü, davadan feragat ve şarta bağlı olmayan sulh kesin hükmün sonucunu doğurur.
- Mahkeme kararı olan ilamlara karşı kanun yoluna başvurulabilirken ilam niteliğinde belgelere karşı kanun yoluna başvurulamaz. Ancak irade bozukluğu hali varsa iptali istenebilir.
- İlam ve ilam niteliğindeki belgeler arasındaki en büyük fark, ilama bağlı alacaklarda ihtiyati haciz yoluyla yapılan takipte teminat gösterilmesi gerekmezken; ilam niteliğindeki belgelere dayanılarak yapılan bir ihtiyati hacizde teminatın gerekip gerekmediğinin takdiri mahkemeye aittir.
- İİK madde 39 gereğince ilama müstenit takip, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar. Bir alacak daha kısa zamanaşımı süresine tabi olsa dahi ilama bağlandığında 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak ilam niteliğindeki belgeler için zamanaşımı, belgenin konusu alacak için maddi hukukta öngörülen zamanaşımı süresidir. İİK gereğince ilam niteliğinde belgelerden olan düzenleme biçimindeki noter senetlerinde ise zamanaşımı senedin içerdiği alacak için öngörülen süreye tabidir.
- İlâma dayalı ilâmlı icra takibinde istirdat davası açmak mümkün değilken düzenleme biçimindeki noter senetlerine dayalı ilâmlı icra takibinde istirdat davası açmak mümkündür.
Arabuluculuk Anlaşma Belgesi’nin ilam niteliğinde belge olması hali dikkate alındığında ilam ve ilam niteliğindeki belge arasındaki belirtilen farklardan arabuluculuk anlaşma belgesinin;
- İlam gibi maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği,
- Menfi tespit davasının konusunu oluşturmasının mümkün olduğu; davanın kabulü, davadan feragat ve şarta bağlı olmayan sulh halinde kesin hükmün sonucunu doğurduğu,
- İçeriğine karşı kanun yoluna başvurulamayacağı ancak irade bozukluğu hali varsa anlaşma belgesinin iptalinin istenebileceği,
- Zamanaşımı açısından belgenin konusu alacak için maddi hukukta öngörülen zamanaşımı süresine tabi olduğu,
- İlamlı icraya konu olması halinde istirdat davası açmaya imkân tanıdığını tespit edebiliriz.
